İçeriğe geç

TBMM ne zaman açıldı 1923 ?

TBMM Ne Zaman Açıldı? 1923’ün Siyaset Bilimi Perspektifiyle İncelenmesi

Bir siyaset bilimcisi olarak, geçmişin siyasi olayları üzerinde düşünürken, yalnızca tarihsel bir iz sürmekle kalmam, aynı zamanda bu olayların günümüzle bağlantılarını, iktidar ilişkilerini ve toplumsal yapıyı nasıl şekillendirdiğini sorgularım. Bu noktada, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) açılması ve 1923’te kabul edilen cumhuriyetin kurumsal yapıları, sadece bir siyasi dönüm noktası değil, aynı zamanda toplumsal düzenin, iktidarın, vatandaşlığın ve ideolojinin yeniden şekillendiği kritik bir anıdır. Peki, 23 Nisan 1920’de açılan TBMM, 1923’te neyi temsil ediyordu ve bugün bu tarihsel olayın anlamı ne kadar derin?

23 Nisan 1920 ve Toplumsal Güç İlişkileri

TBMM, 23 Nisan 1920’de açıldığında, aslında bir savaşın ve büyük toplumsal dönüşümün tam ortasında bulunuyordu. Kurtuluş Savaşı devam etmekteydi ve Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarında halkın devletle olan ilişkisi, iktidarın merkeziyetçi yapısından çıkmış, çok daha parçalı ve dağılmış bir görünüm almıştı. 1920’de kurulan TBMM, yalnızca bir meclis değil, aynı zamanda ulusal egemenliğin halk tarafından yeniden ele alındığı bir kurumdu.

Burada dikkat çeken ilk nokta, iktidarın kurumsal yeniden şekillenişidir. Osmanlı’daki padişah yönetiminin yerini, halkın iradesine dayalı bir yönetim alıyordu. TBMM, Osmanlı’nın son döneminde egemenlik hakkı olan sultanı ve onun yönetim aparatını yıkarak, toplumsal ve siyasal yapıyı değiştirme amacını taşıyan bir yapıdır. TBMM’nin ilk açıldığı dönemde, bu iktidar dönüşümünün merkezinde, erkeklerin belirleyici ve stratejik rolü vardı. Savaşın liderliğini yapan ve siyasi kararları etkileyen çoğu kişi, erkekti; bu da erkeklerin güç odaklı stratejik bakış açılarını yansıtan bir durumdu.

1923’te Cumhuriyet ve İktidarın Yeniden Yapılandırılması

TBMM’nin açılış tarihi olan 23 Nisan 1920, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasının temellerini atarken, 1923’te Cumhuriyetin ilanıyla birlikte kurumsal ve ideolojik bir kırılma yaşanmıştır. Bu noktada, ideolojinin ve kurumların yeniden şekillenmesi önemli bir rol oynamaktadır. Cumhuriyet, saltanattan farklı olarak, toplumsal ve siyasal yapıyı halkın iradesi üzerine inşa etmeyi hedeflemiştir. Ancak, burada yalnızca erkeklerin egemen olduğu bir toplum düzeninden, toplumsal cinsiyet eşitliğine dayalı bir düzenin inşa edilip edilmediği sorgulanabilir.

Cumhuriyetin ilanıyla birlikte TBMM’nin yeniden yapılandırılması, ideolojik anlamda da toplumsal yapıyı değiştirmeye yönelik önemli adımlar atmıştır. Eğitim reformları, kadın hakları, laikleşme ve hukuk devrimi gibi devrimler, ideolojik dönüşümün ve vatandaşlık anlayışının somut örnekleridir. Ancak bu dönüşümde, erkeklerin toplumdaki konumlarını koruyarak egemenliklerini sürdürmeye çalıştıkları, kadınların ise toplumsal etkileşimde daha fazla yer bulabilmek için mücadele ettikleri görülmektedir. Bu noktada, 1923’te açılan TBMM’nin toplumun tüm kesimlerine eşit olarak hitap edip etmediği sorusu, hala tartışmalı bir konu olarak gündemde durmaktadır.

Kadınlar ve Demokratik Katılım

Kadınların TBMM’ye katılımı, Türkiye Cumhuriyeti’nin modernleşme sürecinde önemli bir toplumsal ve siyasal kırılmayı simgeliyor. Kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesi, 1934’te yapılan anayasa değişikliğiyle mümkün olmuştur. Ancak, 1923’teki Cumhuriyet ilanıyla birlikte, kadınların toplumsal alandaki yerlerinin tartışılmaya başlanması, TBMM’nin sadece erkekler tarafından şekillendirilen bir yapı olamayacağını gösteriyor.

Kadınların daha fazla toplumsal etkileşimde bulunması, demokratik katılımı artırma adına yapılan bu girişimler, aslında iktidarın dağıtılmasındaki ikinci aşamayı temsil etmektedir. Çünkü bir toplumda egemenliğin sadece bir grup üzerinden yürütülmesi, çoğunluğun haklarını görmezden gelmek anlamına gelir. Kadınların katılımı, toplumsal eşitlik ve vatandaşlık hakları üzerinden Türkiye’nin modernleşme sürecinin ilerlediğini gösterir.

İdeoloji ve Vatandaşlık: 1923’te Başlayan Bir Dönem

Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte ideolojik temellerdeki dönüşüm, TBMM’nin işlevselliğini değiştiren bir diğer önemli faktördür. Cumhuriyet ideolojisi, yalnızca siyasi değil, aynı zamanda toplumsal eşitlik, özgürlük ve bireysel haklar temelinde şekillenmeye başlamıştır. Bu dönüşümün odağında, vatandaşlık kavramı da önemli bir yer tutmaktadır. 1923’te açılan TBMM, halkı devletle bütünleştiren ve onları egemenlik alanında eşit kılan bir yapıyı hedeflemiştir.

Ancak bu dönüşümde, ideolojinin ve kurumsal yapının sınırlı olduğunu unutmamak gerekir. Erkeklerin güç odaklı bakış açıları, kadınların ise toplumsal katılım ve etkileşim odaklı bakış açıları arasında bir denge kurulamamış, toplumsal yapının dönüşümü zaman almıştır.

Bugünden Geleceğe: TBMM ve Toplumsal Güç İlişkileri

Günümüzle geçmişi değerlendirdiğimizde, TBMM’nin açılmasından bugüne kadar geçen sürede, toplumun ve siyasetin nasıl şekillendiğini görmek önemlidir. Bugün TBMM hala Türkiye’nin egemenliğinin ve halk iradesinin yansıması olarak varlık göstermektedir. Ancak, geçmişin siyasal ilişkilerinin hala bugünle paralellikler taşıdığı ve toplumsal güç dinamiklerinin her zaman eşitlikçi bir biçimde gelişmediği gerçeğiyle karşılaşıyoruz. TBMM’nin açıldığı 1923’ün ideolojik etkilerinin günümüzde ne kadar sürdüğünü sorgulamak, bu tarihsel sürecin anlamını derinleştirebilir.

Sonuç olarak, 1923’teki Cumhuriyet ilanı ve TBMM’nin açılışı, iktidar ilişkilerinin yeniden yapılandırıldığı, toplumsal katılımın arttığı, ancak bu dönüşümün hala tamamlanmadığı bir dönemi işaret etmektedir. Bugün, bu tarihsel süreci değerlendirirken, toplumsal eşitlik, vatandaşlık hakları ve demokratik katılım üzerinden daha kapsamlı bir siyasal analiz yapmamız gerektiğini unutmamalıyız.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort deneme bonusu
arnisagiyim.com.tr Sitemap
ilbet mobil girişvdcasino girişilbet girişbetexper.xyzbetcibetci.bethttps://betci.co/alfabahisgiris.org