Sürücü Lisan Ne Demek?
Kayseri’nin soğuk akşamlarında, akşam yemeğimi yerken birden kafama takıldı. “Sürücü lisan ne demek?” diye düşündüm. Aslında bu soru biraz tuhaf gelebilir, çünkü yıllardır her gün trafikte bu terimi duyuyorum ama bir türlü net bir şekilde anlamış değildim. Hani bazen bir kelime ya da terim var ya, hayatımızın içinde sürekli ama ne anlama geldiğini bilmeden geçip gidiyor? İşte ben de tam o durumda hissettim o akşam.
Bir gün, sokakta yürürken, eski bir arkadaşımı gördüm. Kendisini çok severdim. Ama işler o kadar kötü gitmişti ki, neredeyse 3 yıldır birbirimize rastlamıyorduk. O kadar zamandır konuşmadığımız için bir yandan çok heyecanlıydım, diğer yandan da ne diyeceğimi bilemedim. Birkaç saniye bakıştık, sonra gülümsedi ve sarıldık.
“Nasıl gidiyor?” dedi, gözlerinde hep olduğu gibi o eski samimi bakış vardı.
“İyi, iyi… Yani işte, her şey yolunda. Ama, bir şey var, hani bazen kendini bir şeylere takılıp kalmış gibi hissediyorsun ya, işte bir şeyler var ama ne olduğunu bir türlü anlayamıyorsun,” dedim.
O sırada bana birden “Sürücü lisan ne demek, hala bilmiyor musun?” diye sordu. Şaşırdım. Yani, bu soruyu gerçekten beklemiyordum. Kendi içimde bu soruyu daha önce sormuş ve her seferinde geçiştirmiştim. Ama şimdi, bu kadar yıllık bir arkadaşım, gerçekten bana bunu soruyordu. Ne yazık ki, bilmiyordum.
“Gerçekten bilmiyorum,” dedim. Yüzümde biraz mahcubiyet, biraz şaşkınlık vardı.
O an birden bir şeyler yerine oturdu. Sadece bir terim değil, aslında hayatımda çok şeyi sorgulamak için bir fırsat bulmuştum.
Sürücü Lisan ve Hayat
Arkadaşım bana “Sürücü lisan, aslında trafik kurallarını ve sürücülerin nasıl bir iletişim dili kullanması gerektiğini ifade eder” dedi. Bir yandan anlamaya çalıştım, bir yandan da kendi içimde çok başka bir yere gitmeye başladım. “Sürücü lisan” dediği şeyin aslında hayatta neler ifade ettiğini, insanlarla kurduğumuz ilişkilerde nasıl bir dil kullandığımızı düşündüm. Sadece trafik değil, tüm hayatın bir çeşit iletişimi değil miydi zaten?
Belki de hayatımız boyunca kullandığımız dili, biraz da “sürücü lisanı” gibi düşünmeliyiz. Hangi yolda gittiğimizin farkında olmadan, bazen gereksiz yere hızlanıyor, bazen de yavaşlıyoruz. Bir kavşakta ne zaman durmamız gerektiğini unutuyoruz. Kimseyi engellemeden, ama başkalarına da zarar vermeden ilerlemeye çalışıyoruz.
Hikaye burada bitmiyor tabii. Arkadaşım, “Bazen sürücü olmak sadece trafikte hız yapmak değil, aynı zamanda doğru zamanda doğru yolu seçmek de demek,” dedi. Ne kadar anlamlı geldi. Tıpkı hayatta olduğu gibi, bazen hızlanmalıyız, bazen de durup düşünmeliyiz. Kimi zaman ilerlememiz gereken yolda trafik var, kimi zaman ise her şey duraklamış gibi hissedebiliriz.
Benim için “sürücü lisan”, bir yolda ilerlerken, kendimizin ve başkalarının yerini doğru anlamamızı anlatıyordu. Bazen yanlış yolda gitsek de, ne zaman yol değiştireceğimizi bilebilmeliyiz.
Sürücü Lisan ve Hayal Kırıklığı
Tabii ki, bir yolda ilerlerken karşılaştığınız sorunlar sizi hayal kırıklığına uğratabilir. O anda, neden başkalarının dikkatli gitmediğini, trafik kurallarına uymadığını veya sizinki gibi bir yolu seçmediklerini sorgularsınız. Ama sonra, yavaşlamaya karar verdiğinizde, o büyük keşif anı gelir: Hayat, bazen hızlı gitmek değil, yavaş gitmekle, doğru yolu seçmekle ilgilidir. Kimi zaman kaybolduğumuzu hissederiz ama bu kaybolmuşluk da bize bir şey öğretir.
İşte o an, “Sürücü lisan” dediğimde artık sadece trafikteki iletişimi değil, hayattaki iletişimimi de sorguluyordum. O kadar çok şey var ki, bazen bir kelimeyle insanın düşündüğü her şeyin üstü değişebilir. Ama en önemlisi, yaşamda karşımıza çıkan yol ayrımlarının da farkında olmamızdır.
Umut ve Gelecek
Arkadaşımın bana söylediği son şey de bir başka önemliydi. “Yolda, sadece hız yaparak gitmek önemli değil. Bazen durman, yolunu gözden geçirmen gerekir. Gerçekten nereye gitmek istediğini bilmen gerek.” Bunu söylerken gözlerinde bir anlam vardı. Sanki bir yolculukta değil, çok daha derin bir hayat yolculuğunda gibi hissettim.
Hayatın sürücüsü olmak, sadece kendimizi değil, başkalarını da göz önünde bulundurarak ilerlemektir. Hayal kırıklığı, insanın kendini anlaması ve hatalarından ders alması için gereklidir. Ama en büyük umut, doğru yolu bulduğunda ve bu yolu insanlarla paylaşabildiğinde gelir.
“Sürücü lisan ne demek?” sorusu aslında basit bir cevaba sahip gibi görünse de, arkasında çok derin bir hayat dersi vardı. Ne zaman hızlanmak gerektiğini, ne zaman yavaşlamanın ve duraklamanın önemli olduğunu bilmek… İşte bu, hayatın gerçek sürücüsü olabilmek demekti. Ve belki de bu yüzden, artık her yolculuğuma, bir başka perspektiften bakmaya karar verdim.