İçeriğe geç

AK Parti Milli Görüşçü mü ?

AK Parti Milli Görüşçü mü? Bir Antropoloğun Gözünden Siyasal Kimliklerin Kültürel Anatomisi

Kültürlerin birbirine karıştığı, kimliklerin yeniden biçimlendiği bir çağda yaşıyoruz. Antropoloji, sadece uzak kabilelerin yaşam biçimlerini değil, modern siyasal hareketlerin de ritüellerini, sembollerini ve topluluk ruhlarını anlamaya çalışır. Bu yazıda, bir antropoloğun meraklı gözleriyle, Türkiye’nin en etkili siyasal oluşumlarından biri olan Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti)’nin Milli Görüş hareketiyle olan ilişkisini inceleyeceğiz.

Bu sorgulama, ideolojik bir tartışmadan ziyade, kültürel süreklilik ve kimlik dönüşümü perspektifinden yürütülecektir.

Milli Görüş’ün Antropolojik Kökeni: Cemaatten Cemaate

Milli Görüş, yalnızca bir siyasal ideoloji değil, aynı zamanda bir kültürel topluluk biçimidir. Necmettin Erbakan’ın önderliğinde 1970’lerde şekillenen bu hareket, ritüelleriyle, sembolleriyle ve ortak hafızasıyla bir “cemaat kültürü” yaratmıştır.

Bu cemaat, üyelerine sadece siyasal bir kimlik değil, aynı zamanda dini ritüellere bağlı bir aidiyet sunar. Toplantılar, dua ile açılır; hareketin lideri bir tür “kültürel otorite” olarak konumlanır. Bu, klasik antropolojik anlamda bir “ritüel topluluğu” (ritual community) modeline uyar.

Dolayısıyla, Milli Görüş’ün özünde yatan şey, bir siyasi programdan ziyade, ahlaki bir yaşam biçimidir. Bu yönüyle, hareketin sembolleri —örneğin “adil düzen” söylemi— birer kültürel kod haline gelmiştir. Bu kod, üyeler arasında dayanışma ve anlam üretimini sağlar.

AK Parti’nin Doğuşu: Modernleşmiş Bir Ritüel Alanı

AK Parti, 2001 yılında, Milli Görüş geleneğinden gelen bir kadro tarafından kurulmuştur. Ancak partinin erken dönem söylemleri, “muhafazakâr demokrat” kimliği öne çıkararak, dini sembollerin politik merkezdeki yerini yeniden tanımlamıştır.

Antropolojik olarak bakıldığında, AK Parti, Milli Görüş’ün kültürel mirasını tamamen reddetmemiştir; aksine onu modernleştirilmiş bir ritüel alan içinde yeniden üretmiştir. Parti mitingleri, lider hitapları, toplu dualar ve sembolik jestler (örneğin “Rabia” işareti), yeni bir politik-dini sembolizm yaratmıştır.

Bu semboller, sadece politik mesajlar değil, aynı zamanda bir kolektif kimlik ritüelidir. Tıpkı bir kabilenin dansında olduğu gibi, bu ritüeller, üyelerin aidiyetini güçlendirir ve ortak duygusal deneyim üretir.

Milli Görüş’ten Kopuş mu, Evrim mi?

Burada antropolojik açıdan kritik soru şudur: AK Parti, Milli Görüş’ten kopmuş mudur, yoksa onu dönüştürerek mi sürdürmektedir?

Antropolojide kültürlerin evriminde “süreklilik içinde dönüşüm” kavramı sıkça kullanılır. AK Parti de bu açıdan bir kültürel melezleşme örneğidir. Parti, modernleşme ve küresel siyasetle etkileşime girerken, geleneksel sembollerini stratejik biçimde yeniden yorumlamıştır.

Erbakan’ın “Batı karşıtı” duruşu yerini, “Batı ile diyalog içinde bir muhafazakârlığa” bırakmıştır. Bu, kültürel antropolojideki “sinkretizm” yani kültürlerin karışarak yeni bir anlam evreni oluşturması kavramıyla örtüşür. AK Parti, Milli Görüş’ün ahlaki kodlarını korurken, onların etrafına yeni semboller örmüştür: kalkınma, hizmet, liderlik kültü, “millet iradesi” gibi kavramlar bu yeni kültürel çerçeveyi oluşturur.

Topluluk Yapısı ve Kimlik İnşası

Milli Görüş’te topluluk yapısı, cemaat merkezli ve yatay ilişkilere dayanır. AK Parti’de ise bu yapı, merkezîleşmiş ve lider odaklı bir forma dönüşmüştür.

Antropolojik olarak bu, “karizmatik otorite” tipine işaret eder. Max Weber’in kavramsallaştırdığı bu otorite tipi, modern siyasette inanç ve duygusal bağ üzerinden kurulur.

Bu nedenle, AK Parti’nin kitlesi yalnızca politik değil, kültürel bir birliktelik de hisseder. Bu aidiyet, seçim dönemlerinin ötesinde, gündelik yaşamın sembolik alanlarına da yansır: televizyon dizilerinde, sosyal medya dilinde, hatta gündelik dua pratiklerinde bile.

Sonuç: Antropolojik Bir Kimlik Dönüşümü

Sonuçta AK Parti, Milli Görüş’ün doğrudan devamı değil; onun kültürel kodlarını modern siyasal söylemle harmanlayan bir dönüşüm örneğidir.

Bir antropolog gözüyle bakıldığında, bu dönüşüm ne bir kopuş ne de tamamen bir devamlılıktır; bu, ritüellerin, sembollerin ve topluluk aidiyetinin yeniden inşasıdır.

AK Parti’nin hikâyesi, gelenekten kopmadan modernleşmenin, inançla pragmatizmin, cemaatle devlet arasındaki geçişlerin kültürel bir laboratuvarıdır.

Belki de sorunun cevabı şudur: AK Parti, Milli Görüşçü değil; fakat Milli Görüş’ün kültürel mirasını modern çağın sembolik diline tercüme eden bir harekettir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort deneme bonusu
arnisagiyim.com.tr Sitemap
ilbet mobil girişprop money