İçeriğe geç

15 yy 17 yy felsefesine ne denir ?

15. Yüzyıl – 17. Yüzyıl Felsefesine Ne Denir?

Bir gün Eskişehir’deki bir kafede arkadaşlarla felsefe üzerine sohbet ederken, 15. yüzyıl ile 17. yüzyıl arasında yapılan felsefi düşünüşe dair bir konu açıldı. Herkes biraz şaşırmıştı, çünkü bu dönemin felsefesini pek çok kişi “dönemsel” bir şekilde kavrayabiliyor ama adını koymakta zorlanabiliyor. Peki, bu döneme özel felsefeye ne denir? 15. yüzyıl ile 17. yüzyıl arasındaki felsefi düşünceler, temelde Rönesans’tan Aydınlanma’ya kadar uzanan bir süreci kapsar ve çoğunlukla “Erken Modern Felsefe” olarak adlandırılır. Gelin, bu dönemi daha yakından keşfedelim.

1. 15. Yüzyıl Felsefesi: Rönesans’ın Etkisi

15. yüzyıl felsefesini anlamak için Rönesans’ı anlamamız gerekiyor. Rönesans, “yeniden doğuş” anlamına gelir ve özellikle Avrupa’da Orta Çağ’ın karanlık atmosferinden çıkılıp antik Yunan ve Roma düşüncelerine geri dönüşü simgeler. Bu dönemde insanlar eski düşünürlere, bilim insanlarına ve sanatçılara yeniden ilgi duymaya başlar. Bu da felsefeye bir yenilik getirir. Artık, insan aklının gücü ve bireysel özgürlük ön planda oluyordu.

Örneğin, Rönesans’ın önemli figürlerinden biri olan Pico della Mirandola, insanın kendi kaderini tayin edebileceğini savunur. Onun felsefesinde insan, Tanrı tarafından verilen akıl ve irade ile kendi potansiyelini en üst düzeye çıkarabilir. Yani, Rönesans felsefesiyle birlikte insan, hem dünya hem de Tanrı ile olan ilişkisini farklı bir açıdan ele almaya başlar. Bu dönemde insanı merkez alan bir düşünce yaygınlaşır.

Rönesans’ta Bilim ve Felsefe

Rönesans’ta felsefenin bilimle etkileşimi de önemli bir yer tutar. Örneğin, Copernicus’un güneş merkezli evren modeli ya da Leonardo da Vinci’nin anatomi üzerine yaptığı çalışmalar, bilimsel düşüncenin ne kadar önemli hale geldiğini gösteriyor. Bu dönemde, bilimsel gözlemler ve mantıklı düşünme, felsefi tartışmaların temel taşları haline gelir. Yani, 15. yüzyılda başlayan bu düşünsel devrim, ilerleyen yüzyıllarda çok daha derinleşecek bir yapıya bürünecektir.

2. 16. Yüzyıl Felsefesi: Modern Düşüncenin Temelleri

16. yüzyılda felsefe, Rönesans’ın getirdiği yenilikleri alıp iyice geliştirmeye başlar. Bu dönemde özellikle Descartes’ın felsefesi ön plana çıkar. Descartes, “Düşünüyorum, öyleyse varım” sözüyle tanınır ve bu cümlesi felsefenin temel taşlarından birini atar. Descartes için akıl, varlığın temeli ve en güvenilir yol göstericidir. Artık Tanrı ya da doğa yerine, insanın aklı ve bilinci en yüksek doğruluk ölçütüdür.

Bu dönemde insanlar, bireysel düşünme ve akıl yürütme konusunda daha özgürleşmişlerdir. Örneğin, bilimsel yöntemin temel ilkeleri bu dönemde şekillenir. Yani, 16. yüzyılda felsefe, bireyin akıl ve bilimsel düşünme yöntemlerine dayanarak dünyayı daha iyi anlayabileceğini savunur. Bu anlayış, Aydınlanma dönemine doğru evrilerek, özgürlük ve eşitlik gibi kavramların temelini atar.

Modern Felsefenin Temelleri: Descartes ve Bacon

Descartes, her şeyden önce şüpheci bir bakış açısına sahiptir. Ona göre, her şeyden şüphe edebiliriz ama bir şeyden şüphe edemeyiz: O da bizim düşünmemizdir. Bu, felsefenin doğasına büyük bir katkı sağlar. Aynı dönemde, Francis Bacon da deneysel bilimlerin önemini vurgular ve doğa bilimlerinde gözlem ve deney yoluyla bilgiye ulaşılabileceğini savunur. Bu fikirler, 17. yüzyılın bilimsel devriminde önemli bir rol oynar.

3. 17. Yüzyıl Felsefesi: Aydınlanma ve Akılcılık

17. yüzyılda felsefe, çok daha sistematik bir hale gelir ve Aydınlanma döneminin temelleri atılır. Aydınlanma, insanın akıl ve bilimi rehber alarak özgürlüğünü kazanması gerektiğini savunur. Bu dönemde, özellikle John Locke ve Thomas Hobbes gibi düşünürler toplumsal sözleşme teorilerini geliştirirler. İnsanlar artık doğal haklarına sahip olduklarını ve devletin bu hakları koruması gerektiğini savunurlar.

Ayrıca, bu dönemin önemli bir özelliği de bilimsel devrimin hız kazanmasıdır. Isaac Newton’un fiziği ve Kopernik’in evren teorisi, 17. yüzyılın düşünsel yapısını ciddi şekilde etkilemiştir. Bu bilimsel gelişmeler, felsefenin metodolojik açıdan da değişmesine yol açmıştır. Artık insan, doğayı anlamak için mantıklı düşünme ve gözleme dayalı bir yöntem kullanıyordu. Yani, bilimsel devrimle birlikte, felsefe ve bilim arasındaki sınır da giderek daha belirgin hale gelmiştir.

Aydınlanma Felsefesinin Etkileri

17. yüzyılın sonunda Aydınlanma felsefesi, toplumsal yapıları da sorgulamaya başlamıştır. İnsan hakları, özgürlük ve eşitlik gibi kavramlar, bu dönemde büyük önem kazanır. Bu felsefi akımlar, Fransız Devrimi gibi büyük toplumsal hareketlerin temellerini atmış, modern dünyadaki özgürlük anlayışının şekillenmesinde etkili olmuştur. Bu dönemde bireyin özgürlüğü, akıl ve bilimle birleşerek toplumsal değişimin öncüsü olmuştur.

Sonuç: 15. Yüzyıl – 17. Yüzyıl Felsefesi ve Modern Düşünce

15. yüzyıl ile 17. yüzyıl arasındaki felsefe dönemi, Rönesans’tan Aydınlanma’ya kadar olan süreçte insan aklının, bilimsel düşüncenin ve özgürlüğün temellerinin atıldığı bir dönemi kapsar. Rönesans ile başlayan bireysel düşünme özgürlüğü, Descartes’ın akılcılığı ve Bacon’ın bilimsel yöntemiyle şekillenmiş, 17. yüzyılda Aydınlanma felsefesiyle toplumsal yapıları da sorgulamaya başlamıştır. Bu dönem, modern düşüncenin temellerinin atıldığı kritik bir süreçtir ve hala günümüzde felsefi tartışmalara ilham vermeye devam etmektedir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort deneme bonusu
arnisagiyim.com.tr Sitemap
ilbet mobil girişvdcasino girişilbet girişbetexper.xyzbetcibetci.bethttps://betci.co/https://betci.orgsplash